10 Ocak 2010 Pazar
Minnoş kızım gün geçtikçe yavaş da olsa,ağır adımlarla ama çok sağlıklı olarak büyümeye devam ediyor.Geçen hafta yine aylık doktor kontrolümüz vardı.Kilomuz 5620 gr olmuş,boyumuz 60 cm olmuş.Büyüme eğrimiz alt sınıra yakın gitse de doktorumuz gelişimimizi beğendi yine.Sakin ama hareketli bir bebek benim kızım.Öyle boş yere ağlamalar,zırlamalar yok ve aşırı geveze bir kız maşallah.Sürekli konuşma halinde,ağzı çok dolu.Ve doğduğu haftalardan beri ağlarken ''anni'' diye ağlıyor.Her seferinde bu kız anne diyor diye şaşırıyorum...Canım kızım iyi ki hayatıma girdin...
Ek gıdaya yine tam olarak başlamıyoruz.Meyve püreleri devam edecek,bu da yine tatlara alışsın diye.Kilo normal gidiyor,hemen başlamaya gerek yok,bu aydan sonra başlarız dedi doktorumuz.Zaten biz hergün olmasa da sebze hazırlamıştım kızıma,sebzeleri pek sevmedi tabi ki.Elma,havuç,portakal seviyor.Abimize portakalı iyice yıkayıp,kabuğuyla birlikte dörde bölüp veriyorum,kendisi kemiriyor.Kızıma da bir parçasını veriyorum,o da kemirmeye bayılıyor.Elimi tutuyor ki çekmeyeyim diye,eğer çekersem sinirleniyor.
En çok benimle olmak istiyor.Bütün gün yatağında uyumadığı için!!! işimi zor yapıyorum.Ana kucağına koyup yanımda taşıyorum oda oda geziyor benimle...Ama hemen sıkılıyor,beni kucağına al,benimle ilgilen diye ağlıyor.Kucağımda olsun,benimle oynasın,etrafı incelesin bayılıyor.
Eskilerin söylediği bir tabir var ''bırak ağlasın,kucağına alma,kucağa alışır''.Artık uzmanlar bunun doğru olmadığını,bebeğin bol bol kucağa alınmasını,sevilmesini,öpülmesini,annenin sıcaklığını hissetmesini istiyorlar.Özellikle 2.aydan sonra etrafı incelemeyi seviyorlar.Kendi kalkıp etrafı gözetleyemeyeceğine göre,ağlayacak ki biz onu kucağımıza alalım,o da etrafı incelesin.Ben kucağıma alıp odaları geziyorum kızımla,ve anlatıyorum ona odada neler var diye.Kendisiyle konuşulmasına bayılıyor zaten.Sonra ayna karşısına geçmeyi çok seviyor.Yatak odamda makyaj aynasının önüne koyuyorum,kendisine bakıyor,gülücükler atıyor,renk renk ojeleri inceliyor.Ada'da da aynı şeyi yapardım,bayılırdı...
Hava çok soğuk değilse,hatta güneş biraz yüzünü gösterdiyse ve ayaz yoksa mutlaka arabasına koyup gezmeye çıkarıyorum.Yolda bizi gören teyzeler ''aman kızım,ağzından yel alır,ağzını ört'' ya da ''yazık bu havada niye çıkardın'' diye tepkiler gösteriyorlar.Doğduğundan beri dışarı çıkardım oğlumu da kızımı da.Ki Ada kış ayazında doğdu ve 1 sene hiç hasta olmadı maşallah...Kızımı da aynı şekilde,çok sıcağa alıştırmadan,dışarıdaki mikroplara da alışarak büyütmeye çalışıyorum.Bu arada hava buza da kesse mutlaka her odayı 5 dakika bile olsa havalandırmak lazım,tabi bebek o odada değilken.Evin havasının mutlaka temizlenmesi lazım...Ev içinde de kendi giydiğinizden bir kat fazla giydirmeniz yeterli.Kat kat giydirip,sarıp sarmalamak onu daha çok hasta eder...
Bu arada dişlerimiz de çıkmak üzereymiş.Bir süredir kulaklarını çekiştiriyordu,ben de uykusundandır demiştim ama dişlerdenmiş.Dişeleri ağrıyınca ağrının nereden olduğunu anlamazmış,kulaklarını çekiştirmesi bundanmış.Abimiz 5 ay 10 günlükken ilk dişini çıkarmış.Büyük ihtimalle kızım da bu ay içinde dişini çıkaracak.
5 Ocak 2010 Salı
YENİ YIL....VE BİZİM BÜCÜR...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)